Hamilelikte stres
- Zuhal Eyuboglu
- 21 Şub 2021
- 5 dakikada okunur
Suna Çetin / Hamile ve Doğum Psikoloğu
Hamilelik döneminde kontrol edilemeyen stres faktörleri, fetüs gelişimini ve anneyi olumsuz etkileyebilir. Anne ve bebek için çok önemli olan bu özel yolculukta stresten uzak, keyifli ve huzurlu bir hamilelik için öneriler...

Hamilelikte stres faktörleri
Hamileliğin fizyolojik ve psikolojik iki boyut vardır. Her hamilenin yaşadığı olay ve durum farklılık gösterir ve her anne adayı bunları farklı karşılar. Tüm bu süreçlerde alışkanlık haline gelmiş kaygı ve stres faktörleri her anne adayının farklı tepki vermesine neden olur. Bunlar arasında; kişilik özellikleri, stresle baş etme becerileri, yetiştirilme tarzı, aile ve eş ile olan ilişkiler, sosyal desteğin varlığı veya yokluğu, sosyo-kültürel yapının etkileri, maddi imkanların sınırlılığı, geçmişte yaşanan stres ve travmalar, planlı bir hamilelik olup olmayışı, önceki düşük, kürtaj ve kayıplar, partner yoksunluğu, evlilik sorunları, yalnız yaşama, boşanma, aile içi şiddet, anneliğe karşı tutum sayılabilir. Dolayısıyla stresle baş etme stratejilerinde de farklılıklar olur. Öncelikle kendinizi tanımak ve güçlü-zayıf yönlerinizin farkında olmak, stresli anlarda size iyi bir rehber olacaktır.
Huzurlu bir hamilelikte avantajlar
Yaşam anne karnında başlayan ve devam eden bir süreçtir. Bu hassas dönemde, stresten uzak durarak bebeğinizin geleceğine ve kendinize sağlam bir temel oluşturabilirsiniz. Mutlu bir anne, rahatlamış ve mutlu bir rahme sahiptir ve bu sayede bebeğine konforlu bir yuva olur. Hamileliği stresten uzak ve huzurlu geçirmenin elbette pek çok avantajı vardır. Bunlar arasında en önemlileri;
- Kaygılardan arınmış bir hamilelik sonrasında istenilen bir doğum ve keyifli bir emzirme dönemi yaşamak mümkündür.
- Stresten uzak geçirilen anlarda salgılanan ve bizi iyi hissettiren melatonin, seratonin ve oksitosin hormonları bebeğe plasenta yoluyla geçerek onun huzurlu olmasına ve gelişimini sağlıklı olarak tamamlamasına etki eder.
- Erken doğum, düşük riski, yüksek tansiyon ve hamilelik zehirlenmesi gibi riskleri de azaltır.
- Huzurlu bir hamilelik geçiren annelerin bebekleri genellikle daha az ağlar, uykuya rahat dalar ve anneyi rahatlıkla emer.
- Huzurlu ve sakin bir anne, gevşemiş ve rahatlamış olmanın etkisiyle fetüse yeterince oksijen ve kan akımı sağlar. Sakin, rahat ve planladığı hamileliği yaşayan hamileler, bebekleriyle çok erken dönemde bağ kurarlar; ona güven verici mesajlar gönderirler.
- Huzurlu ve kaygıdan uzak geçirilen bir hamilelik, hem kadını hem bebeği olumlu yönde etkilediği için bebeğin ilerideki yaşamına da sağlam bir temel oluşturur.
Hamilelikte stresin etkileri
Birtakım çevresel faktörler anne adaylarında stres yaratabilir. Hamilelikte stres ve anksiyete; fetüs açısından bakıldığında başta sinir sistemi olmak üzere, tüm biyolojik sistemleri üzerinde etkili olabilir ve birtakım olumsuz değişiklikler meydana getirebilir. Stresin hamilelik dönemindeki olumsuz etkileri şunlardır:
- Anlık ve günlük yaşanan stresten ziyade uzun süreli yaşanan stres anne adayında adrenalin salınımını arttırır ve bebeğe giden kan akımını azaltır. Olumsuz duygular anne adayından bebeğe bir enerji şeklinde gider ve doğumdan sonra da devam ederse hayata olumsuz bakan bir kimliğin temelleri atılabilir.
- Hamilelikteki yaşanan stres ve depresyonla beraber endokrin sistemde değişiklikler meydana gelir. Yükselen kortizol seviyesi; düşüğe, erken doğuma, hamilelik zehirlenmesine, kanamaya, fetal ölüme ve düşük doğum ağırlıklı bebeğe sebep olur.
- Hamilelikteki anksiyete çocuğun, davranışsal ve duygusal problemleri üzerinde uzun dönem süren etkilere sahiptir. Stresli anne adaylarında bebek hareketlerinin arttığı ve yaşamlarının ilk yılında zorlanma ve engellenmeye karşı toleranslarının azaldığı belirtilmiştir.
- Yapılan çalışmalarda hamilelikte anne adayının stres durumu ve depresyonu fazla ise ve aynı zamanda anne de heyecanlı, sabırsız, rekabetçi bir yapıda ise bebek yenidoğan döneminde daha çok ağlar ve sakinleştirilmesi zor olur.
- Hamilelikte stres, tüm yeni doğan reflekslerinde ve motor gelişimde gecikmeye neden olabilir. Ayrıca bebek oryantasyon ve durum düzenleme, dikkat, dinçlik ve dayanıklılıkta daha düşük skorlar gösterir.
Duygu durum değişikliği
Hamilelik, duygu durum değişikliklerinin sık yaşandığı bir dönemdir. Hamilelik boyunca pek çok faktör kaygı ve stres yaratabilir. Yeni bir durumla birlikte gelen değişikliklerin kaygı ve stres yaratması doğal olmakla beraber, verilen tepkilerin yöneltilmesi ve baş etme stratejilerinin geliştirilmesi daha önemlidir. Bu dönemde kafadaki sorular:
* Bebeğim sağlıklı olacak mı?
* Doğum nasıl olacak?
* Çok kilo alır mıyım? Eşim, beni bu halimle beğenir mi?
* Nasıl bir anne olacağım, bebeğime bakabilecek miyim?
* İşe başladığımda bebeğime kim bakacak? İşe nasıl gidip geleceğim? Kariyerim ne olacak?
* Maddi olarak çocuğuma yetebilecek miyim?
* Fizyolojik değişimlerin yarattığı sıkıntılar (bulantı kusma, kramplar, mide yanmaları vb) hamilelik bitene kadar benimle mi olacak?
Yukarda sayılan durumların kaygı ve stres yaratması kaçınılmazdır. Çünkü organizma tehdit algıladığı durumlarda savaş veya kaç tepkisi ile var olan duruma cevap verir. İşte bu cevap, stresle baş etme becerilerimizi ortaya koyma şeklimizi oluşturur. Oysa zihinde geleceğe dair oluşturulan kaygılar nedeni ile hamilelik sürecinin keyifli yanı kaçırılır. Yapılması gereken en önemli şey ise; devam eden sürece odaklanmak ve her anı hissederek yaşamak olmalıdır. Kadın ve anne olma kimliğinin yeniden doğuşu olan bu sürecin en güzel yolculuklardan birisi olduğu unutulmamalıdır.
Hamilelikte huzurlu olmak için neler yapmalı?
Bu özel süreçte kaygılardan uzak kalabilmek ve kaygıları yönetebilmek anne ve bebeğin sağlığı açısından çok önemlidir. İşte önerilerim…
Öncelikle negatif düşüncelerden uzak durun, pozitiflere odaklanın. Bunun için öncelikle olumsuz hamilelik ve doğum hikayeleri dinlemeyi reddedin. Bunun için nazikçe “Bebeğim bizi duyuyor” diyerek bu tip sohbetlerden kaçının.
Duygularınızı gizlemeyin, özellikle eşinizle paylaşın. Bu sizi rahatlatacaktır.
Bu dönemde hayatınızla ilgili önemli kararlar vermekten ve değişiklikler yapmaktan kaçının.
Endişe duyduğunuz konuları doktorunuzla konuşun. Paylaşmak, endişenizi bir nebze olsun hafifletecektir.
Hamilelikte sağlıklı beslenmek, düzenli uyumak ve spor yapmak hem bu döneme özgü kaygılarınızla baş etmenizi kolaylaştırır hem de anne ve bebek açısından çok sağlıklıdır.
Doktorunuzun önereceği fiziksel aktivite ve egzersizleri uygulamanız kaslarınızı güçlendirir, leğen kemiğinizi esnetir ve kan dolaşımını artırır. Bu da doğal olarak gerginlik ve stresi azaltır. Aynı zamanda da sizi doğuma hazırlar. Özellikle düzenli bir şekilde hamilelik yogası ve meditasyon çalışmaları yapmanız, anne ve bebek arasındaki bağlanmayı arttırır.
Bu dönemde sosyal destek; anne adayının bilişsel ve duygusal olarak rahatlamasını, stresle baş etme mekanizmasını desteklemesini ve annelik rolüne geçişi kolaylaştırmasını sağlar.
Mükemmel anne olmaya çalışmak kaygıyı artıracağı için yeterli anne olmaya odaklanılmalıdır.
Alanında uzman kişiler tarafından verilen doğuma hazırlık eğitimlerine katılmak, anne adayını doğuma hazırlar ve diğer hamilelerle de iletişim içinde olmayı sağlar.
Gün ışığından yeterince faydalanmak sağlık, canlılık ve mutluluk verir.
Doğru nefes almayı alışkanlık haline getirmek önemlidir. Çünkü alınan her doğru nefesle iyi hormonlar harekete geçerek bebeğe daha çok oksijen ve kan akımı sağlanır.
Doğum sürecini planlayarak, doğumla ilgili verilecek kararlara eşle birlikte katılımcı olmak doğumla ilgili kaygıları azaltmaya yardım eder.
Anne adayının kendisine zaman ayırarak bir hobi edinmesi, hamilelik sürecini sağlıklı geçirmesine yardımcı olur.
Huzurlu bir ortamda anne adayının karnındaki bebeğiyle baş başa kalması, onunla konuşması ve babanın da konuşmasını sağlaması, anne, baba ve bebek arasındaki iletişimi de güçlendirecektir. Bebekler anne karnında iken ince seslere daha duyarlıdırlar, dolayısıyla konuşmalar yumuşak ve ince tonlarda olmalıdır.
Hamilelik sürecinde hafif ve sakin müzikler dinlemek hem anneye hem de karnındaki bebeğine iyi gelir. Müzik dinlemek anne adayını, kaygılı hissetmesine neden olan pek çok konudan uzaklaştırır.
Gevşeme ve masajın rahatlatıcı etkisinden mutlaka yararlanılmalı, mümkün olduğunca derin ve ritmik nefesler alınmalıdır.
Stresle baş etme becerilerini geliştirmek veya gerekli durumlarda bir doğum psikoloğu ile çalışarak psikolojik destek almak önemlidir. Bu sayede hem doğuma giderken zihinsel bir temizlik yapılır hem de yeni gelen bebeğe de güvenli bir yer açılmış olur.
Radyasyon dalgaları yayan televizyon, telefon, bilgisayar vb. teknolojik aletlerden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.
Sorunlar büyümeden önlem alınmalıdır.
Annelik rolü geliştirilirken bir yandan diğer roller, özellikle eş ve kadın olma rolü unutulmamalıdır.
Stresi kontrol edebilmek ve giderebilmek için önce tanımak gerekir. Stresle baş etmenin en iyi yolu, kişinin kendisinde strese sebep olan faktörleri fark edip kontrol altına alması ve baş etme becerilerini geliştirmesidir.
Editörün notu: Uzmanımızın Hamilelikte Stres İle İlgili Araştırma Sonuçları yazısına da mutlaka göz atın.
KAYNAKÇALAR
Maternal Stresin Prenatal ve Postnatal Gelişim Üzerine Olan Etkileri. Cankara N, Malas M.A.
(2008, Türkiye Klinikleri)
Fetal Büyümeye Etki Eden Maternal Faktörler
Kadir Desdicioğlu, M. Ali Malas Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi AD. Isparta S.D.Ü. Tıp Fak. Derg. 2006:13(2)/ 47-54
Prenatal Stresin Nörogelişimsel Etkileri. M. Genco Usta, Adem Balıkçı 2012, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar
Gebelikte Depresyon: Sıklık, Risk Faktörleri ve Tedavisi
Kıymet Yeşilçiçek Çalık, Songül Aktaş Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry, 2011
Gebelerde Depresyon ve Anksiyete Bozukluğunun Obstetrik Sonuçları ve Yenidoğan Üzerine Etkileri.
Anatolian Journal of Clinical Investigation, 2012
Author(s): Eskici, Levent; Demir Akca, Ayşe Semra; Atasoy, Nuray; Arıkan, İlker; Hama Mehmet
Comments